13.02.2010

I am a window

I could lighten up your life,

When you open my thick black curtain,

Introduce you to a new world

Which will

Fill a dark and stuffy room

Sometimes with the frosty November breeze,

Or maybe with the soothing smells

Of the foggy forest nearby.

But if you’re lucky enough

You can meet the sincere daylight

Slipping into the room and making it bright

So that

You can see the brightened room clearly

Like you’re looking into your own soul

With the orange light strained from me,

Your wide open window.

Dizileri çok seviyorum! Bunun tabi ki binlerce nedeni var ama, en kocaman nedenlerinden biri bana kazandırdıkları şarkılar. Blogumu herkese bu şarkıyı önererek açmaktan da gurur duymuyor değilim. Skins adlı dünyanın en gerçekçi dizilerinden birini izlerken bu şarkının samimiliği ile çarpıldım ve anında itunes'umda yerini buluverdi.


Umarım hepiniz Ryan Adams'ı duymuşsunuzdur, kendisi Grammy adaylığı olan çok hoş bir Amerikalı country şarkıcısı. Ama en çok bu şarkısını dinlemenizi öneririm. İlk saniyesinde sizi bu diyarlardan alıp folk rock dünyasına sürükleyen huzur dolu mızıkası ve sözlerinin gerçekçiliği ve samimiliği sayesinde eminim ki bir kez dinlemek yetmeyecek hiçbirinize. Şarkı "Elizabethtown" filminin de soundtrackinde yer almış. Şimdi düşünüyorum da, o filmi izlerken nasıl farkedemedim ki şarkının içtenliğini?

When they call your name 
Will you walk right up 
With a smile on your face? 
Will you cower in fear? 
In your favourite sweater 
With an old love letter. 

ps: bu post'u ve şarkıyı "pipe dreams"e ithaf ediyorum, çok güzel bir blogu da var, pek bir duygusal, kesinlikle takip edilmeli. (http://beforeitstimeto.blogspot.com/)


About this blog

İzleyiciler